30 Mayıs 2013 Perşembe

Memleketin anası sikiliyordu ve biz…


"Memleketin anası sikiliyordu ve biz, 
elimizden bi şey gelmediğinden, bütün gün içip her şeye gülüyorduk."

Yok aslında, artık pek öyle gülemiyorduk. Dramatik filmlerdeki o çok eğlenilen sahnelerin ortasında acı acı çalan telefonla gelen haberler gibi birbiri ardına yağıyordu haberler. Konu sürekli değişse de haberlerin içindeki zulüm ve vicdansızlık hiç değişmiyordu.

Memleketin anası sikiliyordu ve biz sabahları kalkıp işe gidiyorduk. İş arkadaşlarımızla olan bitenleri konuşuyor, birçoğunun hiçbir şeyden mustarip olmadığını görünce şaşırıyor, afallıyorduk. Yani sizce ters giden bir şeyler yok mu diyorduk, yok diyorlardı, muktedirler ne yapıyorsa bir bildikleri vardır diyorlardı, biz bu gidişattan gayet memnunuz diyorlardı. Allah gibi, peygamber gibi inanıyorlardı. Sık sık borsadaki paralarını kontrol ediyor, öğlenleri çatlayana kadar yemek yiyor, böyle olmaz bi şeyler yapmalıyız dediğimizde memleketi siz mi kurtaracaksınız deyip anıra anıra gülüyorlardı.

Memleketin anası sikiliyordu ve biz gerçekten ne yapacağımızı bilmiyorduk. Birbirimizi arayıp duydun mu diyorduk, hassiktir diyorduk, yok artık lan o kadar da olmaz diyorduk, o kadar da oluyordu. “Nereye sıçacaklar?” diye espri yapıp biraz gülmeye çalışıyor, çokça susuyorduk. Akşam Gezi Parkı’nda buluşalım deyip, ne kadar korktuğumuzu kimseye çaktırmamaya çalışarak normal görünen hayatlarımıza dönüyor ve günü akşam etmeye çalışıyorduk.

Memleketin anası sikiliyordu ve biz akşamları Gezi Parkı’nda buluşuyorduk. Mümkün olduğunca yakın duruyor, mümkün olduğunca birbirimize sokuluyorduk. Çok değiliz ama yalnız da değiliz diye sevinmeye çalışıyorduk. Daha iyi bir dünya hayal ediyorduk. Daha iyisini kazanmak için verdiğimiz mücadelenin var olanı kaybetmemeye dönmesini anlayamıyorduk. Ağaçlara sarılıyorduk, onlardan özür diliyorduk, içimizden ağlamak geliyordu ama yutuyorduk. Yutkunuyorduk. Boğazımıza ağaç sokmuşlar gibi hissediyor, bu şartlarda daha ne kadar nefes alabiliriz diye düşünüyor, umutsuzluğun ağzını burnunu kırmak istiyor, fakat artık çok zorlanıyorduk.

Memleketin anası sikiliyordu ve biz, kuş gördü diye sevinçle gökyüzüne bakarken bir arabanın altında kalan çocuklar gibi, sevdiğine kavuşmak için koşarken sırtından vurulan aşıklar gibi, garip gibi, yetim gibi, öylece ağaçların altında oturuyor, çok sevdiğimiz dünyaya adaletin geleceği  tek bir günü görmenin hayaliyle bekliyorduk.

Memleketin anası sikiliyordu ve biz sahiden artık bu kadarını anlayamıyorduk.

Not: Diyoruz ki, şenlik dağılıp bir acı yel kalmasın bahçede yalnız. Meselenin sadece bir park olmadığını idrak edelim, adil bir dünya için Gezi Parkı’nda buluşalım.
.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Bir gün gelecek ve diyeceğim ki;

.
-Çocuklar biliyor musunuz biz eskiden uçamıyorduk.

İşte bu yüzden evrimin edebini toplayıp efendi gibi hızlanması gerek.

Öpüyorum mıncırıklarınızı.
Sevgiler.
Balboa.
.